top of page
Stationary photo

Belgesel Önerileri

67 49 32 North: 

Bu hafta belgesel önerisi olarak küresel ısınmanın kutuplardaki yaşama yansımasını ele alan 2019 yapımı “67 49 32 North” ile karşınızdayız. Belgesel, bir yaban hayatı biyoloğu olan Mathiew Dumond’un kutuptaki yaşamını anlatıyor. Dumond, Fransa’dan Kanada’ya, Kungluk adında küçük bir kasabaya gidiyor. Kungluk’ta eşi ve 5 yaşındaki oğluyla birlikte 17 yıldır yaşamasının sebebi ise orayı evi olarak benimsemesi. Değişen iklimin yerli halkın kültürünü, yaşama biçimini nasıl etkilediğini izleyebilirsiniz.

Cowspiracy: Sürdürülebilirliğin Sırrı

Yapımcılığını Kip Andersen ve Keegan Kuhn’un yaptığı 2014 yapımı bu belgeselde hayvancılığın çevreye etkisi ve çevreci örgütlerin bu konudaki politikaları sorgulanıyor. Belgeselde küresel ısınma, su kullanımı, ormansızlaşma, iklim değişikliğine sebep olan sera gazı emisyonları, hayvancılık endüstrisi, süt ve süt ürünleri endüstrisi konu ediliyor.  Tüm ekosistemin bozulma nedenlerini araştıran Andersen, çevreci örgütlerle görüşmeye çalışıyor ve hayvancılığın iklim değişikliğine etkisini anlamaya çalışıyor. Bitki temelli beslenmeye geçmek gezegeni kurtarmak için bir çözüm yolu olarak görülüyor.

Kübra, Toroslar'da Bir Şakayık

Filmin yönetmeni Nurhayat Varol, Antalya Ürünlü köyüne ilk kez 2006’da, ODTÜ Mimarlık, Şehir Planlama ve Sosyoloji bölümlerinden öğretim üyelerinin olduğu bir ekiple gidiyor. Köyün kendine has mimari yapısı olan evlerin yıkılacağına dair bir dilekçe yazılıyor. Bu ekip 5 günlük Kültür Köyü Projesi çalıştayı ile köyü inceliyor. 2007’de köye tekrar gelen Varol, köye yerleşmeye karar veriyor. Köylülerle birlikte kendi kendine yetebilen bir hayatı yaşıyorlar. Bahçelerinde yetiştirdikleri maydanoz, nane, soğan, sarımsak gibi sebzelerle; asmadan çıkan üzümlerden pekmez yaparak kendi ürünlerini üretiyorlar. İklim krizinin etkilerini köy yaşamında gözlemleyen Varol, ot çeşitlerinin azaldığını söylüyor. Verdiği bir röportajda Varol, ‘yine de kendine yeten ve başka bir dünyanın mümkün olduğunu söyleyen bir yaşamı sürdürebiliyorum’ diyor. Bu süreçte Varol, 2018 yılında komşusu Kübra Teyze’nin belgesel filmini çekiyor. Doğal yaşamı Kübra Teyze’nin yaşamından bizlere aktaran Varol, köylülerin en iyi bildikleri işleri, yayla yaşamını bırakıp neden terk ettiklerini sorguluyor. 

6 Derece Dünyayı Değiştirebilir (Six Degrees Could Change The World)

National Geographic tarafından 2007’de hazırlanan ‘6 Derece Dünyayı Değiştirebilir’ belgeseli, iklim uzmanlarının her 1 derecelik artışın gezegenimize nasıl etkilerinin olabileceğini anlatıyor. Her yıl artan sera gazı salımları ile küresel ısınmanın dünyayı nasıl değiştireceğine dair senaryoları gözler önüne seriyor. Bu yüzyılda sıcaklık artışı 6 dereceyi bulursa dünya çok büyük değişikliğe uğrayacak. Eriyen buzullar, yok olan amazon ormanları, dengesiz hava koşulları, 4 derecelik artışta okyanus sularının yükselmesi sebebiyle yaşanabilecek seller ve kaybolan şehirler senaryonun içinde. Şu anda sera gazı emisyonlarının durdurulması halinde gezegenin yıllık sıcaklık artışı 0,5-1 derece arasında artmaya devam edecek. Bu belgesel bizlere, 21. Yüzyılın en önemli gündeminin ‘iklim’ olacağını anlatıyor. Six Degrees kitabının yazarı Mark Lynas ve iklim uzmanı bilim insanlarının birlikte hazırladığı belgesel, iklim krizinin geç kalmayı affetmeyeceğini insanlara anlatmaya çalışıyor.

Our Ark (2021)

    

Our Ark, Deniz Tortum ve Kathryn Hamilton’ın yönettikleri bir kısa belgesel. Dünyadaki her hayvanın 3 boyutlu hallerinin yapıldığı ve sanal bir Nuh’un gemisinin oluşturulduğu bir şirketin çalışmalarından ortaya çıkan belgesel, dünyayı yedekleme gayretinde. Our Ark, Sanayi Devrimi’nden bu yüzyıla dünyayı yaşanmaz hale getiren insanlığın bu yedeklemeyle ne amaçladığını ve bu arşivi kimin için yaptığını sorguluyor. Tortum ve Hamilton, gerçeklik kavramını tamamen değiştirerek bir simülasyonda yaşadığımızı düşündüren sanal dünyayı sorgulatmaya çalışıyor. 

            

Bir Su Hikayesi - Cape Town Sıfır Günü'nün Önüne Geçmeyi Nasıl Başardı? - National Geographic

 

Dünyada yaşanan kuraklık ile birlikte birçok ülke su kriziyle karşıya kalacak. Su krizinin kapıda olduğu artık biliniyor. Yıllardır su kaynağına ulaşmakta zorluk yaşayan topluluklar da var. Bu toplulukların suya nasıl ulaşmaya çalıştıklarını, iklim krizinin kendisiyle birlikte getirdiği diğer krizlerle de mücadele etmeye çalışan ülkelerin "su" konusunda geliştirdikleri yeni yolları görmemizi sağlayan bir belgesel. İzleyince su krizinin somutlaşmış örneğini ve çözüm yollarını görmüş olacağız. 

River Blue - Nehir Mavisi

   

Doğayı en çok kirleten endüstrilerden biri olan moda endüstrisinin nasıl çevre kirliliğine yol açtığını anlatan River Blue adlı belgesel, bu anlatımı nehirler üzerinden yapıyor. Nehir aktivisti Mark Angelo bu belgesel ile birlikte izleyiciye dünyayı dolaştırıyor. Belgesel anlatımını temiz su savunucusu olan ünlü aktör Jason Priestly gerçekleştiriyor. Belgesel, üretim bölgelerinde yapılan çekimlerde nehirlerin kirliliğine ve bölge sakinlerinin yaşadığı zorluklara dikkat çekiyor. 2017 yapımı belgeselde bölgedeki nehirlerin yüzde 60’ı kirli kabul ediliyor. River Blue belgeseli, tasarımcıları ve markaları iklim krizi ve çevre kirliliği hakkında farkındalıklı olmaya çağırıyor. 

Siyah Kar

Yönetmenliğini Reşit Yüksel’in yaptığı Siyah Kar belgeseli, Kahramanmaraş’ın Çoğulhan köyünde yaşanan kül yağmuruna dikkat çekiyor. Belgesel, Çoğulhan köyünde kurulan termik santralın yöre halkını nasıl olumsuz etkilediğini gözler önüne seriyor. Köylülerin üzerine yağan külün, kuşaklar boyu onları nasıl kansere yakalanmasına sebep olduğunu ve yaşamlarını nasıl tehdit ettiğini görüyoruz. Yüksel, bembeyaz kar tabakasının üstünde bizlere ölüm ve yaşam zıtlığını gösteriyor. Para ve sermaye hırsından gözü dönen şirketlerin 38 yılda yöre halkını yerinden etmesi, kanser ve koah hastası etmesi; doğayı, tarımı, hayvanları ve tüm ekosistemi zehirleyen fabrika dumanının sonuçları bu belgeselle birlikte insanın yüzüne su gibi çarpılıyor. 

 

Barınak / Shelter

Barınak, Sürdürülebilirlik Adımları Derneği'nin hazırladığı, 8. Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali ve Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali’nde gösterilen bir belgesel. Belgeselin yönetmenleri Umut Sarıboğa ve Çağatay Ankaralı, yapay resiflerin suda yaşayan canlılar için barınak olup olamayacağını sorguluyor. Doğal resifler, omurgasız deniz canlılarının iskeletlerinden oluşuyor. Yosunlar, algler, yengeçler, deniz kaplumbağaları gibi pek çok deniz canlısı resiflerde yaşarken iklim krizinin deniz ekosistemini olumsuz etkilemesi nedeniyle tehlike altında. İnsanlar tarafından inşa edilen yapay resifler balık üretimini arttırmak için kullanılırken iklim krizine karşı bir çözüm olarak da kullanılabiliyor. Yapay resifler, sudaki ekosistemin çeşitlenmesi için bir umut olabilir mi?

My Octopus Teacher

Güney Afrikalı belgesel yapımcısı, doğa bilimleri uzmanı ve Sea Change Project’in kurucusu Craig Foster ve oğlu Tom Foster’ın başrolünde yer aldığı My Octopus Teacher belgeseli 2020 yılında vizyona girdi. Craig Foster’ın bir okyanusta karşılaşmış olduğu ahtapot ile değişen hayatı belgeselin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Bir ahtapot yaşamınızı tamamıyla değiştirebilir mi? Belgesel boyunca denizin altındaki yaşam ile tanışmasından sonra aile, arkadaş ve yaşama yönelik bakışı değişen Foster’ın öyküsüne şahit oluyorsunuz. Peki bir deniz canlısı size ne öğretebilir? Yaşam, hayat, canlılar ve doğa ile kurduğumuz ilişkiler bir deniz canlısı ile nasıl değişebilir ya da dönüşebilir?

No Impact Man

Laura Gabbert ve Justin Schein’nın yönetmenliğini yaptığı No Impact Man belgeselinde, 1 yıl boyunca bir deney yapılıyor. Amerika’da bir yazar olan Colin Beaven, ailesiyle tüketim hayatlarında büyük bir değişime gidiyor. 1 yıl boyunca karbon üretmeyen ulaşım yollarını tercih ederlerken, mevsiminde tüketebilecekleri sebze ve meyvelerle beslenmeye başlıyorlar. Beaven ve ailesi, atık üretmeyip gübre yoluyla dönüşüme katkı sağlıyorlar. Deneyin sonunda fark ediyorlar ki sürdürülebilir ekolojik bir yaşam mümkün. Bu aile, tüketim alışkanlıklarını değiştirerek sadece 1 yılın sonunda çevreye ve doğaya nasıl zarar vermeden yaşadıklarını tüm insanlığa gösteriyor.

Burning (2021)

Eva Orner’ın yönetmenliğini üstlendiği 2021 yapımı Burning belgeseli, 2019-2020’de Avustralya’da yaşanan orman yangınlarını anlatıyor. İklim krizinin olağanüstü doğal afetlere sebep olmasını ve Avustralya’nın yaşadığı bu felaketi derinlemesine inceleyen belgesel, medyanın nasıl bir konumda bulunduğunu, hükümetin nasıl bir yol izlediğini izleyicilere çarpıcı bir şekilde aktarıyor. 

İyi Örnekler

bottom of page